11 Mart 2012 Pazar

Yıldırım Beyazıd ve Emir Sultan

 Aslen Buharalı olup, soyu Hazreti Hüseyin'e dayanan Emir Sultan Hazretleri, Osmanlı'nın manevî mimarlarındandı Bursa ve etrafını manevî feyzi, derin ilim ve irfanıyla aydınlatan, kuruluş devrinin en parlak kandillerinden biriydi


 Ledünnî ilme sahip, pek çok kerameti zâhir olduğundan dolayı bu âlim ve evliyaya "Kerâmetler Sultanı" da denmişti


 Yıldırım Beyazıd'ın, Emir Sultan'la tanışması, ona kızını vermesi, Niğbolu Zaferi'nde (1396) onun manevî himayesini görmesi de bir dizi sır ve keramet dolu olayın sonucunda gerçekleşmişti Yıldırım Beyazıd, Macarlarla savaşında kolundan yaralanmış ve genç bir hekim ona yardım ederek yarasını sarmıştı Yarası derin olmasına rağmen hekim öyle bir sarmıştı ki, Yıldırım Bâyezid sabah sargıyı çözdüğünde hayretten donakalmış ve yaradan eser kalmamıştı Bir de sargıda kullanılan bezin bir parçası hanımının nişanlıyken kendisine verdiği mendilin yarısıydı Bunun sebebini öğrenmek, sırrını çözmek istedi; ancak yarasını saran hekim çoktan sırra kadem basmıştı


 Osmanlı ordusu Niğbolu'da büyük kayıplar vermiş ve kaleye girmekte oldukça zorlanmıştı Ama Sultan Beyazıd büyük bir azim ve kararlılıkla taarruza geçecek ve kale kapısını açmayı başaracaktı Orduyu âdeta kaleye buyur eden asker, yarasını saran aynı genç hekimdi Bu arada padişah Edirne'deyken, kızı Hundi hanımın kendi rızası alınmadan evlendirildiğini duymuş ve çok öfkelenmişti Bu işi gerçekleştirenleri cezalandırmak için bir adamını Bursa'ya gönderecek; fakat araya hatırı sayılır kişilerin girmesi üzerine, cezadan vazgeçecekti


 Nihayet, Niğbolu Zaferi dönüşünde kendisini karşılayan halk arasında Yıldırım Beyazıd'ın dikkatini bir genç çekmişti O genç, yarasını saran hekimin ve Niğbolu'da kale kapısını açan askerin ta kendisiydi Zira, elini sardığı mendilin diğer yarısı onun cebindeydi Olan biten bunca sırlı hadiseden sonra Yıldırım Beyazıd anlar ki, kendisine savaşta yardım eden bu kişi, damadı Emir Sultan'dan başkası değildir


 Yıldırım Beyazid, bundan sonra Emir Sultan'a daha bir gönülden bağlanıp tesirli nefeslerinden imdat dileyerek nice defa muradına nail olacaktı Bir keresinde, Rumeli tarafında küffarla vuruşurken ordusu ve kendisi çok çaresiz durumda kalmıştı Bu sırada Emir Sultan ortaya çıkmış ve "İşaret ve feth-ü nusret guzat-ı Müsliminindir" diye müjde vermişti Bunun üzerine Yıldırım ve askerleri de atlarını düşmana sürmüş ve Allah Teâlâ'nın izniyle bolca ganimetle birlikte galip gelmişlerdi


 Öte yandan Emir Sultan, çok gayret göstermesine rağmen, Timur-Yıldırım çatışmasının önüne geçemeyecek ve 1402'deki Ankara Savaşı, işaret ettiği üzere Yıldırım Beyazid'in yenilgisiyle (padişah da esirler arasındaydı) sonuçlanacaktı


 Emir Sultan ayrıca, II Murad zamanındaki İstanbul kuşatmasına (1422) da 500 dervişiyle beraber katılacak ve ordunun manevî destekçilerinden olacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sessiz Kalma Sende Yorum Yap !