13 Ekim 2012 Cumartesi

C.Ronaldo'ya 'Altın' destek!

 Her sene yılın en iyi oyuncusuna verilen "Altın Top" ödülü için kıyasıya rekabet başladı. Real Madrid Teknik Direktörü Jose Mourinho, bu ödülün oyuncusu Cristiano Ronaldo'ya verilmesi gerektiğini sert açıklamalarla dile getirdi.



 Real Madrid Teknik Direktörü Jose Mourinho, Portekiz basınına önemli açıklamalar yaptı. "A Bola" gazetesine konuşan Mourinho, FIFA tarafından her sene yılın oyuncusu seçilen isme verilen altın top ödülüyle ilgili olarak sivri ifadeler kullandı. 

 Mourinho, Real Madrid'den öğrencisi Cristiano Ronaldo'nun bu ödülü bu yıl alması gerektiğini kaydetti. Portekizli çalıştırıcı altın top ödülünü 3 yıldır evine götüren Messi'ye yine aynı unvanın layık görülmesi halinde bu kararı verenlerin bir suç işleyeceğini belirtti. 

"RONALDO EVRENİN EN İYİSİ"
 Geçtiğimiz hafta oynanan El Clasico'nun ardından Barcelona Teknik Direktörü Tito Vilanova'nın "Altın Top ödülünü Messi almalı" şeklindeki ifadelerine bir yanıt veren Mourinho, "Messi gezegenin en iyisiyse Ronaldo da evrenin en iyi futbolcusu" ifadelerini kullandı.

 "NORMAL DEĞİL..." 
 Ronaldo'nun sadece bir kez 2008 yılında bu ödülü kazandığını hatırlatan Portekizli çalıştırıcı, "Eğer Cristiano Ronaldo ve Messi'nin dünyanın en iyi iki oyuncusu olduğunu ve birbirlerine eşit olduklarını söylüyorsanız, birinin aynı ödülü 4 diğerinin sadece 1 kez kazanması çok normal olmaz" diye konuştu. 

 MOURINHO'DAN JÜRİYE GÖNDERME 
 Messi'nin forvet pozisyonunda oynadığını belirten Jose   Mourinho, Arjantinli yıldızın bu yüzden golle buluşma şansının daha yüksek olduğunu dile getirdi. Ronaldo'nun kanatta oynamasına karşın skor anlamında Messi kadar üretken olmasının son derece önemli olduğuna dikkat çeken Real Madrid Teknik Direktörü, "Bir oyuncunun altın top ödülünü alması için önemli kupa ve şampiyonluklar kazanması gerekir. Öyle kıtalararası kulüpler kupası ve süper kupa gibi önemsiz kupalar değerlendirilmeye alınmamalı" ifadeleriyle jüriye göndermelerde bulundu. 

 Yılın en iyi oyuncusuna verilen altın top ödülü 7 Ocak 2013'te Zürih'te yapılacak bir gala töreniyle sahibini bulacak.





11 Ekim 2012 Perşembe

İşte Gerçek Yüzleri

Sinemada maskelerinin ve kostümlerinin altında gördüğümüz aktörlerin gerçek yüzleri ve filmlerdeki karakterleri....


---------------------------------------------------------------------------------

---------------------------------------------------------------------------------




---------------------------------------------------------------------------------


                           

---------------------------------------------------------------------------------




Boxer Dergisinin En Sexi Kapakları




    Boxer Dergisinin En Sexi Kapaklarını sizler için paylaşıyoruz.

Bildiğiniz gibi bir erkek dergisi olarak yayın hayatına devam eden Boxer dergisi birbirinden güzel sayılarıyla bizleri kendisine bağımlı yapıyor.Bizde Boxer dergisinin bazı güzel kapak fotoğraflarını sizlerle paylaşmak istedik.Buyurun umarım hoşunuza gider.  






Facebook Rekor Kırdı !

Dünyanın en büyük sosyal ağ portalı Facebook kendi rekorunu kırdı, 1 milyar aboneye ulaştı. 


 Facebook`un kurucusu Mark Zuckerberg yaptığı açıklamada Facebook`un eylül ortasında 1 milyar aboneye ulaştığına dikkat çekti. Zuckerberg, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hedefimiz bir diğer milyar kesimi Facebook`a çekmek!." Facebook`un bir milyara ulaşmasıyla beraber 1,000,000`ncı Facebook abonesinin kim olduğu merak konusu oldu. Ancak şirkete yakın kaynaklara göre Zuckerberg`in bile bu kişiden haberi yok. Facebook, kendisiyle ilgili rakamların son halini de paylaştı. Buna göre cep telefonuyla Facebook`a girenlerin sayısı 600 milyonu bulurken, Haziran`da toplam abone sayısının 955 milyon civarında olduğu kaydedildi. Yani 3 aylık süre zarfında Facebook, 50 milyona yakın üye daha hesabına ekledi. Facebook`u kullananların yaş ortalaması 22 iken, site en çok ABD, Meksika ve Endonezya`da kullanıldığı belirtildi.

Arda Turan & Paris Hilton Reklamı

Bir giyim markasının reklam çekimleri için Paris Hilton ile objektif karşısına geçti. 

 Reklam filmi çekimleri için İstanbul’a gelen Hilton’a özel bir kulis hazırlandı. Kahvaltılık, chery domates, havuç, çilek konulan kulisi sadece Hilton’un kullanmasına sinirlenen Çetin, kulisten sorumlu asistanı fırçaladı: “Alttarafı bir Paris Hilton! Buranın patronu benim. İstediğim yere girer çıkarım. Senin görevin bana çay getirmek!”. Sinan Çetin’in çekim ekibine attığı fırçanın ardından sete gelen Paris Hilton, Arda Turan’la kamera karşısına geçti.

6 Haziran 2012 Çarşamba

SÖZCÜ'NÜN YENİ SPOR GAZETESİ AMK ÇIKIYOR



Sözcü Grubu'nun "Açık, Mert, ve Korkusuz" sloganıyla yayına hazırlanadığı AMK, 9 Haziran Cumartesi günü okurlarıyla buluşuyor..
Sözcü Grubu, kapatılan Fotogol’ün yerine yepyeni bir spor gazetesi çıkarıyor. Ancak gazetenin adı ve reklamı ilginç bir tartışmaya konu olacak gibi gözüküyor.
Sözcü grubu gazetenin adının "AMK" koyarken açılımının ise "açık, mert, korkusuz" olduğunu duyurdu. Ancak, argodaki ünlü bel altı deyimi anımsatan "AMK"nin reklam filmi de bu algıyı doğruluyor. Ya da adamlar çok iyi niyetli ama biz çok fesadız... Karar sizin...
Gökmen Özdemir ve ekibi tarafından "Açık, Mert, ve Korkusuz" sloganıyla yayına hazırlanan AMK, 9 Haziran Cumartesi günü okurlarıyla buluşuyor..

Meraklısına not:
 Bundan 15 yıl önce Nihat Genç'in en çok okunan ve çok beğenilen "En Büyük Taraftar Hikayesi"nde AMK'nin taraftarlarca neden her cümlenin sonunda "nokta" niyetine kullanıldığı çok güzel tarif edilmişti...
İşte AMK'nin ilginç reklam filmleri:



SosyalKafe


E-devlet Şifresi 2 TL Oldu


 PTT tarafından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına sağlanan e-devlet şifresinin ilk alım fiyatı 1 TL'den 2 TL'ye yükseltildi. Sanal devlete giriş kapısı olan Turkiye.gov.tr şifresinin fiyatı artırıldı. 
 Şifrenin unutulması veya kaybolması durumunda yeniden almak için ödenen 10 TL'lik ücret ise 4 TL'ye düşürüldü. 
 Fiyat değişiklikleri PTT internet sitesinde yer alan fiyat tarifesinde yapılan değişiklikle duyuruldu.


E-Devlet: https://www.turkiye.gov.tr/

FİFA 13 Yeni Trailer Yayınlandı !


Tüm bilgisayar kullanıcılarının büyük bir ilgi ile takip ettikleri FİFA 13 oyununun yeni traileri paylaşıldı.Yeni trailde oyunla ilgili merak edilen konular yer almaktadır.
 Bildiğiniz gibi FİFA 13 oyununu EASport kendi bünyesinde hazırlamaktadır.Oyunun dikkate değer bir oyuncu kitlesi mevcut bu nedenle firma traileri sizler için yayınlamaış bulunmaktadır.Bizlerde siz okuyucularımıza SosyalKafe olarak bu traileri paylaşıyoruz.Oyunun full sürümünü sizler gibi bizlerde sabırsızlıkla bekliyoruz..

Oyunun Trailer Fuarından Görüntüler:




FİFA 13 Trailer:



3 Haziran 2012 Pazar

Sosyal İmleme Nedir ?



 Sosyal imleme hem bir SEO çalışması hem bir sosyal medya pazarlama tekniğidir. Gelişen SEO teknikleri ve değişen Google Algoritmasının yeni nesil çalışma biçimi olan sosyal imleme sosyal ağların kendini göstermesi ile ortaya çıkmıştır. Sosyal imleme sosyal medya hesapları ile doğrudan ilişkili olsa da ayrı bir çalışma düzeni gerektirir. İngilizce “Social bookmarking” kelimesinden Türkçe’ye çevrilen sosyal imleme, web sitelerinde yer alan kayıtların, videoların, fotoğrafların, ürünlerin v.b. tüm içeriklerin sosyal medyada insanlara sunulması işlemidir. Bu işlem sırasında sunulan ürün veya hizmetlerin görsel anlamda reklamı yapılmış olur.

 Genellikle sosyal ağlarda yapılan bu işlem, paylaşımlarınızın kaynak olarak gösterilmesini sağlar. Çünkü paylaşımlarınız bir kullanıcı tarafından paylaşıldığından referans ile paylaşılmış olmaktadır. Aktif sosyal medya kullanıcıları okurken, yorumlarken, izlerken arama motorları dışında içerik bulmak için sosyal ağları kullanmaktadırlar. Facebook, Twitter, Friendfeed gibi milyonlara hitap eden sosyal ağlar birer imleme sitesidir. 


Sosyal İmlemenin Faydaları


Sitenizin backlink sayısını artırabilirsiniz,
Sosyal ağlardan organik ziyaretçi çekebilirsiniz,
Tıklama ve görüntüleme bazlı reklam sağlayabilirsiniz,
Yazılarınızın trustrank değerini artırabilirsiniz,
Botları sitenize çekerek arama motorlarında daha hızlı index alırsınız.
Sosyal imleme hakkında bilgilendirme amaçlı yazdığım bu yazı umarım yararlı olmuştur. Kısa ve açıklayıcı yazmaya çalıştım. Soru ve görüşlerinizi bildirmek için yorum yazabilirsiniz.

Google yerel fırsatları Google+’a taşıyor


Google uzun zamandan beri kullanıcılarına yerel servisleri sunmaya hazırlanıyordu. Google bu süreci hızlandırmak için zaman zaman satın almalarla yoluna devam etti. Nihayet Google, yerelleşme servislerini platformlarına entegre etmeye başlıyor.
Google, resmi blogundan yaptığı açıklamayla Google+ Local servisini duyurdu. Kullanıcılar yerel fırsatları, Google+ Local servisinden öğrenebilecek. Dünya ile eş zamanlı olarak Türkiye’de de açılan Google+ Yerel’e, sosyal ağın soldaki ana menüsünden ulaşılabiliyor. Kullanıcıların bulunduğu konuma bağlı olarak önerilen mekanlar geliyor.
İleti paylaşımlarında geçen anahtar kelimeler, Google+ Yerel tarafından tanımlanıyor ve ekranın sağ kenarında harita üzerinde gösteriliyor. Bunun yanı sıra fotoğraflar paylaşılıp mekanlar için yorumlar da yazılabiliyor.
Servisi şu anda sadece Android kullanıcıları kullanabiliyor. iPhone uygulamasında Google+ Yerel henüz yer almıyor. Servise asıl katkıyı akıllı cihaz kullanıcılarının yapacağını düşünüyoruz.
Google+ Yerel servisinin şu anda Türkiye’deki mekanların sayısı henüz çok fazla değil. Ancak ilerleyen günlerde servisin hızla büyümesi muhtemel.
Bu arada Google+ Yerel’in altında Zagat‘ın imzası olduğunu belirtmek gerekiyor. Geçen yıl Zagat için 155 milyon dolar ödeyen Google’ın amacına şimdi ulaştığını söylenebilir.
Google’ın kafasında böyle bir proje olduğu Zagat’ı satın almasından önce de biliniyordu. Hatta benzer bir platform olan Yelp‘i satın almak için teklif götürmüştü. Yelp tarafından reddedilen Google, Zagat’a yönelmiş ve hemen hemen üç ay sonra da Zagat’ı satın aldığını duyurmuştu.
Şu anda ‘hayalet kasaba’ olarak anılan Google+ şu anda emin adımlarla büyümeye devam ediyor. Elimizdeki son bilgilere göre Google+’ta 180 milyon aktif kullanıcı bulunuyor. Google aktif sayıyı arttırmak için yeni servislerini entegre ediyor ve aktif kullanıcı oranını arttırmaya çalışıyor. Özellikle şirketin tüm dünyada yerelleşme stratejisi başarılı olacağa benziyor. Google, sosyal ağ pazarında rakibi olan Facebook’a böylece yerelleşme konusunda da açık açık meydan okumuş oluyor.


2014 Dünya Kupası Elemeleri: Portekiz 1 - 3 Türkiye



2014 Dünya Kupası Elemeleri için yeni bir kadro kuran TürkiyeEURO 2012'ye hazırlanan Portekiz'i 3-1 mağlup etmeyi başardı.


2014 Dünya Kupası Elemeleri için yurt dışındahazırlıklarını sürdüren Türkiye, en ciddimaçında Portekiz'i deplasmanda 3-1 mağlup ederek önemli bir galibiyet aldı.

Birçok dünya yıldızını kadrosunda barındıran ve EURO 2012'ye katılacak olan Portekiz ile deplasmanda yaptığımız maçta Umut Bulut'un iki harika golü ve Pepe'nin kendi kalesine attığıgolle mücadeleyi 3-1 kazandık

Ev sahibi ekip Portekiz'in tek golü ise Nani'den gelirken Fenerbahçeli kalecimiz Volkan Demirel karşılaşma 2-1 devam ederken Cristiano Ronaldo'nun kullandığı penaltı vuruşunu kurtararak dünya yıldızına geçit vermedi.

Bu sonucun ardından tarihimizde Portekiz karşısında ikinci galibiyetimizi almış olduk. Portekiz ile ilk olarak 1955'te karşılaşan Ay-Yıldızlı bu karşılaşmayı kazanmış ancak sonrasında galibiyet elde edememişti.

BURAK'TAN ZAYIF DOKUNUŞ
Güçlü Portekiz karşısında maça tutuk başlayan Ay-Yıldızlı ekibimiz, ilk önemli atağını 12. dakikada elde etti.

Burak Yılmaz'a atılan ara pasta yıldız futbolcu savunmanın arkasına çok iyi koştu. Ceza sahası dışında topla buluşan Burak acele edince etkisiz bir vuruş gerçekleştirdi ve top kalecide kaldı.

Portekiz karşısında bu dakikaya kadar nadir pozisyon bulan Türkiye, Burak'la gol şansını değerlendiremedi.

ALMEIDA DİREĞE TAKILDI
Maçın başından itibaren oyundaki kontrolü elinde tutan ev sahibi Portekiz 30. dakikada gole çok yaklaştı.

Moutinho'nun kullandığı köşe vuruşunda Beşiktaş'ın golcüsü Hugo Almeida altı pas içerisinde bomboş pozisyonda kafa vuruşunu gerçekleştirdi.

Yıldız futbolcu üst direğe takılırken pozisyonun devamında savunmamız topu uzaklaştırdı.

BU KEZ HAMİT...
Hugo Almeida ile 30. dakikada direğe takılan Portekiz, 32. dakikada ise şanslı taraftaydı.

Burak Yılmaz'ın çabası sonucunda Portekiz yarı alanında serbest vuruş kazanan Ay-Yıldızlı ekipte Hamit Altıntop topun başına geçti.

Real Madrid'de forma giyen Hamit Altıntop, uzak mesafeden inanılmaz bir vuruş gerçekleştirdi ancak direğe takıldı.

47 YIL SONRA GELEN GOL!
Portekiz karşısında ilk yarının başında savunma ağırlıklı bir futbol oyun ortaya koyan Türkiye, 35. dakikada 1-0 öne geçen taraf oldu.

Portekiz yarı sahasında topla buluşan Sercan Sararer, sol kanattan ceza sahasına çok iyi girdi. Çabukluğu ile dikkat çeken Sercan ceza sahası içine pasını verdi. Altı pas içerisinde topa dokunan Umut Bulut, Türkiye'yi 1-0 öne geçirmeyi başardı.

Bu gol aynı zamanda Türkiye Milli Takımı'nın Portekiz'e 1965'ten sonra attığı ilk gol oldu. 24 Ocak 1965'te 5-1 kaybettiğimiz maçta Portekiz ağlarına gol atan Fevzi Zemzem aynı zamanda Ay-Yıldızlı takımın 150. golünü kaydetmişti.

UMUT FİLELERİ DELECEKTİ!
İlk yarısı 1-0 üstünlüğümüzle sona eren maçın 52. dakikasında Umut Bulut bir kez daha sahneye çıktı ve skoru 2-0'a taşıdı.

Ön alanda yaptığımız baskı sonucunda Portekiz savunmasını zor durumda bırakan Burak Yılmaz topu kaptı ve yanındaki arkadaşı Umut Bulut'a pasını aktardı.

Ceza sahası dışında topla buluşan Umut Bulut bekletmeden dar açıdan sert bir vuruş gerçekleştirdi ve topu ağlarla buluşturarak hem takımının hem de kendisinin ikinci golünü attı.

NANI YERDEN SERT VURDU
Portekiz karşısında deplasmanda 2-0 öne geçen Türkiye, 57. dakikada kalesinde golü gördü.

Savunmamızın dengesiz yakalandığı bir anda kalabalık gelen Portekiz Milli Takımı'nda Nani ceza sahası içinde topla buluştu. Sağ çaprazdan vuruşunu gerçekleştiren Nani skoru 2-1'e getirdi.

Çaprazdan etkili ve sert bir vuruş yapan Nani, Volkan Demirel'i mağlup ederek takımını umutlandırdı.

VOLKAN DEMİREL > RONALDO
Maç boyunca Cristiano Ronaldo'ya geçit vermeyen kaleci Volkan Demirel, 64. dakikada bu kez penaltı vuruşunu kurtararak Portekiz'in beraberliği sağlamasına engel oldu.

Emre Belözoğlu'nun sebep olduğu penaltı vuruşu için Real Madrid'in yıldızı Cristiano Ronaldo topun başına geçti. Golcü futbolcu sağ köşeye vuruşunu gerçekleştirdi ancak Volkan Demirel topu tokatlayarak gole izin vermedi.

Dizindeki sakatlığı nedeniyle zorlandığı görülen Volkan Demirel, yine de oyuna devam ederek takımını yalnız bırakmadı.

PEPE ÇARESİZ KALDI
Karşılaşmanın son dakikalarında Türkiye skoru 3-1 yaparken Pepe kendi kalesine attığı golle maça şanssız bir kapanış yaptı.

Selçuk İnan sağ kanattan ceza sahası içine girdiği pozisyonda içeriye pasını vermek istedi. Umut Bulut'un vuruşu kaleci Eduardo'dan sekince top altı pas içine düştü.

Ricardo Costa tehlikeli pozisyonda topu uzaklaştırmak için vurdu ancak Pepe'ye çarpan top ağlarla buluştu ve Türkiye 3-1 öne geçmeyi başardı.



  

MAÇTAN DAKİKALAR (İLK YARI)1. dakikada Ronaldo'nun sol kanattan kale önüne ortaladığı topa Almeida yükseldi, kafa vuruşunda top üstten auta gitti.
7. dakikada Portekiz'in kazandığı serbest atışta Ronaldo, ceza yayının gerisinden topa sert vurdu, auta çıktı.
9. dakikada sol kanattan Portekiz'in atağında Coentrao'nun ortasında Almeida yatarak kafa vurdu, pozisyon ofsayt olarak iptal edildi.
13. dakikada Arda'nın pasıyla topla buluşan Burak, gole çok yaklaştı. Ancak Burak kaleciyle karşı karşıya geldiği pozisyonda topa istediği gibi vuramadı ve meşin yuvarlak kalecide kaldı.
16. dakikada Moutinho'nun ceza alanı dışından şutunu Volkan çizgi üzerinde kontrol etti.
20. dakikada Meireles'in penaltı noktasına yakın yerden vuruşunda top Volkan'da kaldı.
23. dakikada Arda'nın kullandığı köşe atışını, Portekiz defansı kafayla Ömer'den önce uzaklaştırdı.
30. dakikada Portekiz'in sağ köşeden kullandığı kornerde Almeida kafa vurdu ve top üst direkten dışarı çıktı.
33. dakikada serbest vuruştan kaleye şut gönderen Hamit Altıntop'un topu direkten döndü.
35. dakikada soldan ceza sahası içine doğru giren Sercan'ın yerden pasında Umut bulut topu ağlara gönderdi ve Türkiye 1-0 öne geçti.
37. dakikada ceza alanı dışından sert vuran Ronaldo'nun topunu, Volkan rahat bir biçimde kontrol etti.
45. dakikada Portekiz'in kontraatağında Ronaldo'nun ceza yayından yaptığı sert vuruş Volkan'ın ayağına çarparak, kornere çıktı.

2 Haziran 2012 Cumartesi

iPara’da son durum: 150 mağaza, 11 bin kullanıcı, 1,3 milyon TL işlem


GittiGidiyor kurucu ekibinin iPara.com ile yeni bir maceraya atıldıklarını sanırım hepiniz biliyorsunuz. Türkiye’de satın almayla el değiştiren bugüne kadarki en büyük internet girişimine imza atan isimlerin yeni girişimleri de merak uyandırıyor. Online ödeme sistemlerinin önemi artarken iPara’nın son durumunu öğrendik.
Bilmeyenler için iPara‘yı kısaca hatırlatalım. iPara, kullanıcılarına e-ticaret sitelerinden kredi kartı kullanmadan alışveriş yapmalarına imkan veren, bilgi ve ürün güvenliğini korumayı amaçlayan bir online ödeme sistemi. Tabii mağazalar için de çeşitli kolaylıklar sunuyor.
Yeni İş Geliştirme Müdürü
Gelelim iPara’nın bugününe. iPara’nın GittiGidiyor ekibinden deneyimli isimlerle bu işe başladığını Webrazzi Eticaret’12 konferasında öğrenmiştik. Şu an 25 kişi ile yoluna devam eden iPara, kısa süre önce deneyimli bir başka ismi daha ekibe katmış. İş Geliştirme Müdürü olarak atanan Avşar Dirgin, 2005′te GSM sektörüne girişi yapan ve 2009 yılından itibaren özellikle mobil finans konularıyla ilgilenen bir isim.
Dirgin, son olarak Avea’da mobil ödeme tarafını hayata geçiren ekibin başındaydı. Avea’nın Garanti Bankası-Mastercard ve Gemalto ile beraber geliştirdiği dünyanın ilk telefon bağımsız NFC (Near Field Communication-Yakın Saha İletişimi) servisi olan BonusluAvea’yı tanıtmıştı.
Mevcut mağaza sayısı 150, yakın hedef 1000 mağaza
İlk etapta hem e-ticaret siteleri hem de son kullanıcı  portföyünün arttırılmasına yönelik çalışmalar yapacağını öğrendiğimiz Avşar Dirgin’den aldığımız bilgilere göre  iPara’nın şu anda şu anda 150’den fazla mağazada aktif olarak kullanılıyor. Yaklaşık 500 mağazanın da entegrasyonu da devam ediyor.Yakın dönemdeki hedef ise mağaza sayısının 1000’i geçmesi.
Hatırlarsanız Webrazzi Eticaret’12 konferasında Aydonat Atasever Türkiye’de 5 binin üzerinde eticaret şirketi bulunduğunu bu yıl içinde bunların tamamına dokunmak istediklerini paylaşmıştı.
iPara’yı kullanan kişi sayısı 11 bin, sepet ortalaması 120 TL
iPara’nın farklı platformlar ve alanlarda, değişik servis ve hizmetler ile büyümesini sağlamaya çalışacaklarını söyleyen Dirgin şu an iPara ile alışveriş yapan tekil kullanıcı sayının da 11.000’i geçtiğini söyledi. Ortalama sepet tutarı ise 120 TL’yi aşmış.
Bu sayılarla bir çarpma işlemi yaptığımızda iPara üzerinden 1,3 milyon TL’lik bir işlem yapıldığını hesaplamış oluyoruz ki iPara’nın Şubat ayında tam anlamıyla işe başladığını düşünürsek gayet hızlı bir büyüme. Tabii GittiGidiyor kurucularının mevcut bağlantıları üzerinden bir çok e-ticaret şirketiyle hızlı ilişkiler kurduğunu biliyoruz.
Hedefler ve sürprizler
Yıl sonunda çalışan sayısını iki katına (50) çıkarmayı hedefleyen iPara, 3 önemli noktaya (güvenlik, kolaylık ve fayda) odaklanmaya devam edeceğini söylüyor. Özellikle cep telefonları üzerinden iPara kullanımını ve buna paralel olarak kullanıcı ve mağaza portföyünün genişletilmesi hedefleniyor.
iPara’nın fiziksel mağazalar için de bazı çalışmaların da yürütüldüğünü öğreniyoruz ki bu noktada Square ve Paypal Here gibi uygulamalar aklımıza geliyor.
iPara ne zaman ikinci Gittigidiyor olur?
Eticaret’12 konferansımızda iPara ekibine “Paypal’den ne zaman/hangi bedelle bir satın alma teklifi alacakları” sorulmuş ve ekip bu hedefle yola çıkmadıklarını söylemişti. Ben de soruyu biraz değiştirerek Türkiye’de online ödeme sistemlerinin hacmini nasıl gördüklerini, Gittigidiyor hacminde bir noktaya ne kadar sürebileceğini sordum ve aşağıdaki cevabı aldım.
GittiGidiyor’un büyümesi online e-ticaret hacminin büyümesine paralel olarak ilk yıllarda (oransal değil ama büyüklük olarak) aslında oldukça yavaş seyretti. 
Son birkaç yılda ise gerek altyapı yatırımları, gerekse başka modellerin Türk e-ticaretine giriş yapması sebebiyle e-ticaret kullanıcı sayısı yükseldi ve bu hacimler de oldukça kayda değer rakamlara ulaştı. 
İnternet kullanıcılarının e-ticareti tercih etme yaygınlığı ve dolayısıyla online ödemelerin artmasıyla da beraber Türkiye’de bu hizmeti sunan sistemlerinin önünü oldukça açık görüyoruz.
Ciddi hacimlere ulaşmaları  uzun sürmeyecektir, ancak yine de çok büyük ölçeklere gidebilmemiz adına önümüzde 4-5 sene var diyebiliriz. 
iPara’yı ilk tanıttığımızda epey yorum gelmişti. iPara’yı kullanan ve kullanmak istemeyen kişi ve mağazaların yorumlarını yine merakla bekliyoruz.

Zamanlama ve yönetici rolleri ile Facebook pazarlamasında büyük değişim başlıyor


Facebook sayfaları yeni nesil pazarlama açısından son derece önemli bir kanal haline geldi. Fakat sayfaların en ciddi sorunlarından biri sayfa yöneticilerine tanımlanan hakların son derece kısıtlı ve yetersiz olması. Neyse ki bu sorunu aşabilmek için HootSuite veya Vitrue gibi üçüncü taraf uygulamalar var. Paylaşımların zamanlanması ve farklı yönetici tiplerine ait haklarının tanımlanması konularında önemli avantajlar sağlıyorlar.
Facebook’un bu kadar göz önünde olan bir konuya bugüne kadar çözüm üretmemiş olması aslında bir platform mantığı ile çalışıyor olmasına bağlanıyordu. Facebook, ekosisteminin ancak bu platformdan gelir elde eden çözüm ortakları sayesinde güçlenebileceğini biliyor.
Ama görünüşe göre Facebook bu yaklaşımında önemli bir değişikliğe gitmeye hazırlanıyor. Bundan sonra sayfa paylaşımları ve yönetici hakları ile ilgili hemen hemen tüm ihtiyaçlar üçüncü parti uygulamalara gerek kalmadan çözülebilecek…
Dijital pazarlama açısından son derece önemli bu iki yenilik Facebook üzerinden pazarlama alışkanlıklarını doğrudan etkileyecek gibi görünüyor. Facebook yardım sayfalarında da anlatılan gönderi zamanlama ve yönetici türleri oldukça basit bir şekilde sunulmuş.

Bir gönderiyi ileri bir tarihte yayınlanacak şekilde zamanlamak için tek yapmanız gereken gönderiyi hazırladıktan sonra sol at taraftaki saat simgesine tıklayarak tarihi belirlemek. En fazla 6 ay sonrasına kadar ileriye dönük zamanlama yapmaya izin veren araç, 15 dakikalık aralıklarla gönderi zamanlamaya izin veriyor.
Sayfa yöneticileri de artık önceden tanımlı 5 farklı rolden birine sahip olabilecekler. Bunlar Yönetici, İçerik Oluşturucu, Moderatör, Reklam Veren ve İstatistik Analisti olarak sıralanıyor. Her birinin görev tanımları ve sahip oldukları hakları aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.

Her iki yenilik de pek çok sayfa ve yöneticisi için şu anda kullanılabilir değil ama kısa zaman içerisinde kademli olarak etkin hale gelmesi bekleniyor. Benzer şekilde yeni sunulan ve sayfaların değil, sayfadaki gönderilerin ayrı ayrı öne çıkartılabilmesini sağlayan yeni reklam modeli de yine kademeli olarak kullanıma açılacak.
Bu özellik ile kullanıcılar, önemli buldukları gönderiler için bir tanıtım bütçesi ayırarak, sadece o gönderiyi öne çıkartabilecekler. Facebook şu an için öne çıkartılmış gönderilerin, diğer kullanıcılara ne şekilde gösterileceğine dair detayları paylaşmadı.
Tüm bu yeni özellikler Facebook pazarlaması açısından son derece önemli ve bugüne kadar devam eden pek çok yaygın alışkanlığın değişmesine yol açabilecek gibi görünüyor. Daha önce bu tip ihtiyaçları karşılayan üçüncü taraf uygulamaların ise bu değişme nasıl adapte olacakları merakla bekleniyor.

Blog Tasarımında Teknik Bilgiler ve Püf Noktalar


Eskilerin deyimiyle; ” İnsanlar giyimleriyle karşılanır, fikirleriyle uğurlanır.” görünüşün ne denli önemli olduğu açık bir dille vurgulanmıştır. Blog yazarları kendi konularında paylaştıkları yazıları esnek bir temanın içerisine ulaşılabilir bir hiyerarşi ile eklemelidirler. Ziyaretçilerin blogdan etkilenmesini sağlayacak olan tema, blogda kalmasını sağlayacak olan yazılarımızdır.
Esnek bir tema ufak yeniliklere açık, içerikler arasında rahatça gezilebilen, ilk izlenimi etkileyici olandır. Ziyaretçiler siteyi keşfettiklerinde dikkatlerini çeken ilk unsur temadır. Tema gözlere hitap edeceğinden yoğun bir renk karmaşasına sahip olmamalıdır. Sitenin yapısını net olarak ortaya koyan ve imajınızı en etkili biçimde sunan bir tema ziyaretçilerinizin takipçiye dönüşmesini sağlar.
Blogumuzun tasarımı marka değerimizin ve konseptimizin parçasıdır. Biraz CSS ve HTML bilgisi olan herkes internette yer alan temaları kendine göre şekillendirebilir. Bu iş keyifli olduğu kadar zamanınızı da alır. Teknik anlamda alt yapınız yoksa ister imajınızı korumak üzere kafanızdaki temayı yaptırırsınız ister bloglara özel sunulan ücretsiz tema seçeneklerinden yararlanırsınız.
Blog tasarımları reklam alanlarından olabildiğince arındrılmalıdır. Takipçilerinizi ve ziyaretçilerinizin gözüne fazla batmak istemezsiniz sonuçta. Blogu ziyaret edenlerle empati kurmalı ve site açılma hızının yeterli düzeyde olduüundan emin olmalıyız. Yavaş yüklenen bir blog hemen çıkışlara yol açabilir. Bu durum sitede kalma süresini aşağılara çekeceği gibi ziyaretçi kaybetmenize de neden olur. Host firmalarından beklediğimiz hız kalitesi blogumuzun sahip olduğu tasarımda makul düzeyde olmalıdır. Benim yaptığım gibi siz de tasarımınızı bitirdikten sonra bütün tarayıcılarda ve farklı teknoloji cihazlarında denemelisiniz. Tabletler, akıllı telefonlar, ekran genişliği farklı olan bilgisayarlar ile tasarımınız uyumlu olmalıdır. En ok kullanılan tarayıcılarda tasarım sorun çıkarmadan siteyi açabilmelidir. Püf noktalardan sonra bir blog temasının iskeletini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Blog Tasarımı Hakkında Genel Kavramlar

Header ( Başlık ): Logonun yer aldığı Header tasarımın en üst kısmında bulunan alandır. Header nlog tasarımlarında genel olarak logo ile reklam alanından oluşur. Bazı bloglarda reklam alanının yerini arama kutusu, etiketler, üyelik formları, sosyal ağ hesapları yer alabilmektedir
Index ( Anasayfa, İçerik Sayfası ): Paylaşımlarımızın olduğu alana Index adı verilir. Bloglarda istisnaları saymazsak son yazılar Index olarak anasayfada çıkar. Aynı zamanda kayıtlarımızın yer aldığı sayfalarda ayrı birer Index olarak tanımlanır. Paylaşımların yer aldığı Index içerisine yazının tamamı, ilgili görsel, yazı detayları ( yazar, tarih, okunma ve yorum sayısı, paylaş butonları ) v.b. ögeler tasarımcı tarafından yerleştirilir.
Sidebar ( Yan Menü ): Bloglarda tasarımın yan taraflarında olan kısımlara denir. Tasarımlar yan menülere göre iki ya da üç sütunlu olabilirler. Facebook gibi üç sütunlu, Youtube gibi iki sütunlu tasarımlar mevcuttur. Yan menülere sosyal medya hesapları, popüler yazılar, son yorumlar, kategoriler, tavsiye bağlantılar ( blogroll ) ile zenginleştirilebilir.
Footer ( Alt Alan ): Her tasarımda olduğu gibi bloglarda da en altta bulunan Footer teknik bilgilerle doludur. Sinema bittiğinde arkasından çıkan detaylar gibi görebiliriz. Blogun hukuki koşulları, telif hakları, webmasterla tasarımcının adı, iletişim, hakkımızda bilgileri alır.

Evlenene Kadar Bunları Asla Yapmayın

Evlenene kadar erkek arkadaşınızla bunları paylaşmamalısınız. 


 PARA 

Para, aslına bakılırsa biraz hileli bir durumdur. Aynı evi paylaşıyorsanız, ortak bir hayvanınız varsa veya faturaları ödemek durumundaysanız paranızı ortak harcamanızı gerektiren durumlar söz konusu olabilir. Ancak yine de evlenmeden paranızı birlikte harcamamaya gayret edin. Para, aradaki samimiyeti ve bağlılığı azaltabilir. 






ŞİFRE 


 Genç ve aşıksanız her şeyinizi sevdiğinizle paylaşmak isteyebilirsiniz. Ancak ayrılabileceğinizi ve kanlı bıçaklı olabileceğinizi de unutmayın. Saklayacak bir şeyiniz olmasa da şifrelerinizi asla birbirinizle paylaşmayın. 


FACEBOOK HESABI 

Sadece şifrelerini değil Facebook hesaplarını da paylaşmayın. Tüm dünyaya tek bir kişi olduğunuzu ilan etmek o kadar da keyifli olmasa gerek. 


 ARKADAŞ 

En yakın arkadaşınızı paylaşırsanız aranızda sorunlar yaşandığında kiminle paylaşacağınız konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bu durum arkadaşınız için de zor olacaktır. 


 ESKİ SEVGİLİ


 İsmi üzerinde eskide kalmış aşklarınızı yeni sevgilinizle paylaşmak için ortada hiçbir sebep yok. Geçmiş geçmişte kaldı ve şuan yepyeni bir dünyada yaşıyorsunuz. Eğer sürekli eski sevgilinizden bahsetmek ve onunla ilgili öfkeyle de olsa bir şeyler söylemek istiyorsanız üzgünüz ama onu hala unutamamış olabilirsiniz.

Vücutcu Jennifer Yemek Yaparsa

Ünlü fitness gurusu Jennifer Nicole Lee hayranları için yemek yaptı.


İki çocuk annesi 36 yaşındaki fitness gurusu Jennifer Nicole Lee sağlıklı beslenmenin tüyolarını sevenlerine aktarmak için bir kitap çıkartıyor. Kitabın çekimleri için kamera karşısına geçen Lee, sempatik tavırları ve güzel vücuduyla kameraları kendisine hayran bıraktı.







Jennifer Nicole Lee

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Oğlum Bak Git

"Oğlum bak git" diye başlayan diyalog ve süpürgeli kavganın videosu bir anda sanal alemde fenomen haline gelince, temizlik işçisi Selçuk Kahraman bunalıma girdi.


Koceli’nin Gölcük İlçe Belediyesi’nin anlaştığı taşeron temizlik firmasında temizlik işçisi olarak çalışan Selçuk Kahraman’ın kendisini elindeki kemerle taciz eden bir çocuk arasındaki "Oğlum bak git" diye başlayan diyalog ve süpergeli kavganın bir anda sanal alemde fenomen haline gelmesi sonucu bunalıma girdiği belirtildi.

İnternete yüklendikten sonra sanal alemde tıklanma rekorları kıran benzerleri çekildiği gibi, siyasilerin de kullanmaya başladığı, bilgisayar oyunları da yapılan bu olayın gerçek kahramanı temizlik işçisi Selçuk Kahraman kimseyle konuşmaz oldu. 

Gölcük’ün Şirinköy Mahallesi’nde temizlik işine devam eden, kendisiyle konuşmak isteyen gazetecileri de yanına yaklaştırmayan Selçuk Kahraman’ı, asgari ücretle çalıştığı firma yetkililerinin de kendisine konuşmamasını tembih ettiği belirtildi.

Ailesi aynı semtte oturan ve ayrıca kekeme olduğu belirtilen Selçuk Kahraman’ı tanıyanlar, konuyla ilgili kendisine soru sorulduğunda konuşmak istemediğini, kendisini taciz eden çocuğa süpürgeyle vurup kafasını da kanattırdığı için "Beni hapse atarlar mı ?" diye sorduğu, korku içinde olduğu da belirtildi. 

Birçok televizyon kuruluşunun de Selçuk Kahraman’ı cazip tekliflerle ekrana çıkarmak istemesine rağmen, bunu kendisi ve ailesinin kabul etmediği ifade edildi.







23 Mayıs 2012 Çarşamba

İNKALAR;GÜNEŞİN EFSANE UYGARLIĞI



Yalnızca Güney Amerika’nın değil, bu gezegenin tarihinin en gelişmiş, esrarengiz uygarlıklarından biri...

Alfabeleri yok! Yazılı tarihleri yok! Rakam kullanmıyorlar ama ipleri düğümleyerek
bilgisayar ayrıntısında yıllık doğum-ölüm ya da ürün rekoltesini sıfır hatayla arşivliyorlar
Dünya’nın ikinci büyük sıradağları olan And Dağları’nın yüksek kesimlerindeki vadilerde 12. ile 16. yüzyıllar arasında yaşamış olan ve “dört bucağı birleştiren” anlamına gelen İnkalar, İspanyol istilasına kadar, 10 milyona yakın olduğu sanılan nüfusuyla bugünkü Bolivya, Peru, EkvadorŞili’nin büyük bir bölümüne egemen olan güçlü bir imparatorluk kurdular.
İnkalar, bu büyük imparatorluğu kurarken daha önce bölgede  kurulmuş olan, Naskalar ile  Titicaca Gölü çevresinde kurulmuş olan ve dev bloklardan yapılma büyük taş yapılar ile tanınan (sonraları İnka sanatının temelini oluşturacak) Tivanaku ve Variler’den çok etkilenmişler. Bu uygarlıkların birikimlerini daha da geliştirerek Andlar’ı çevreleyen geniş bir coğrafyada hayal edilemeyecek büyüklükte bir imparatorluk yarattılar. O âna kadar bölgede kurulan uygarlıklardan hiç biri bu kadar geniş topraklar, bu kadar çeşitli yapıda araziler, bu kadar çok insan, bu kadar çok etnik grup üzerinde mutlak egemenlik sağlayamamışlar. O dönemin koşullarına göre böyle bir egemenliği sağlamak yönetsel ve örgütsel bir dehayı gerektiriyordu. İşte o deha da İnkalarda vardır. Onlar egemen oldukları bütün toprakları 40 bin km’yi bulan büyük bir yol ağıyla “göbek bağı” adını verdikleri kutsal kentleri Cusco’ya bağlayan bir anayol sistemi kurmuşlar. Halkın sadece kutsal devlet için çalışmasını sağlamışlar ve bu çalışmalar sonucu elde edilen ürünleri titizlikle kayda geçirip depoladıkları gibi adil bir şekilde dağıtmayı da ihmal etmemişler. Üstelik tüm bunları alfabeleri olmadığı halde yapmışlar. İnkaları dünyadaki diğer tüm uygarlıklardan ayıran tek özellik işte budur. Çünkü alfabe kullanmadan bu denli işlevsel ve büyük bir imparatorluk o döneme kadar ve ondan sonra da kurulmamıştır.
İnkalar’ın yazılı tarihleri olmadığı için bu gizemli imparatorlukla ilgili tüm bilgiler sözlü tarihten öteye geçemiyor.
Yerlilerin 16. yüzyılda bölgeye gelen İspanyol tarihçilerine anlattıkları bu bilgilerin dışında bölgede yapılan arkeolojik çalışmalar da her geçen gün bu uygarlık hakkında yeni ve daha sağlıklı bilgilerin ortaya çıkmasını sağlıyor.

‘YERİ TİTRETEN KRAL’ PACHACUTİMevcut bilgilerden hareketle kısa bir İnka yolculuğuna çıkalım. İnka uygarlığının ortaya çıkışı daha çok dinsel bir efsaneye dayandırılır. Bu efsanenin de temelleri daha önce kısaca anlattığımız üzere Titicaca Gölü içinde bulunan Güneş ve Ay Adaları’nda atılmıştır. Güneş Tanrısı İnti’nin yeryüzüne gönderdiği oğlu Manco Capac (ilk İnka kralı) gelecekte nerede yaşayacaklarını belirlemek için  altın okunu kuzeye doğru fırlatır. Bu ok Cusco’da bugünkü Santa Domingo Manastırı’nın bulunduğu yere saplanır. İşte bunu tanrı İnti’nin bir işareti sayan kral Manco tam okun düştüğü yere “İnticancha” adını verdiği güneşin evini inşa eder ve karısı Mama Ocllo ile buraya yerleşerek ‘Güneşin Kutsal kenti’  adını verdiği Cusco’da imparatorluğun temellerini atar. Ancak İnkalar’ın gelişip güçlenmesi için birkaç neslin daha geçmesi gerekecektir.
1438 yılında İnka İmparatorluğu’nu tarih sahnesine en parlak şekilde çıkaracak kişi “yeri titreten” lakaplı kral Pachacuti’dir. Bu kudretli kral, kendine karşı gelen tüm farklı toplulukları dize getirdikten sonra güneydeki Tivanaku’nun dini merkezlerini fethedip atalarının geldiğini düşündüğü Titicaca Gölü çevresini ele geçirir ve topraklarını iyice genişletir. Elde ettiği güçle Cusco’yu önemli bir merkez olacak şekilde yeniden ve çok daha görkemli bir şekilde inşa eder. Merkezî otoriteyi güçlendirdikten sonra İnkalar, Pachacuti ve Tupa İnca zamanında 50 yıl boyunca topraklarını sürekli genişleterek büyük bir imparatorluk haline gelirler.
1493 yılına gelindiğinde topraklarının sınırları kuzeyde bugünkü Kolombiya sınırından başlayıp güneye doğru 4000 km uzanarak Arjantin ile Şili’ye kadar uzanır. Nüfusu ise 10 milyonu geçer. İnkalar’ın And Dağları’nın sarp coğrafyalarında bu denli geniş topraklarda ve o döneme göre büyük bir nüfus üzerinde mutlak egemenlik kurabilmeleri için geniş bir yol ağına sahip olmaları gerekiyordu. Bunun bilincinde olan krallar tüm topraklarını birbirine en kısa yollardan bağlayacak şekilde 40 bin km’yi bulan bir karayolu ağı geliştirdiler. Bir kısmı taş döşenerek yapılan bu yolları en kestirme şekilde başkent Cusco’ya bağlarlar. Kayaları oyarak kısa tüneller, ahşap köprüler, gelişmiş bir haberleşme sistemi, belli aralıklarda kurulu posta istasyonlarına ulaklar haber taşırlar ve  yollarda  kervansaraylara benzeyen dinlenme evleri inşa ederler. Anayollardan birini dağlardan diğerini deniz kıyısından geçirip, taşımacılığı lamalarla sağlayarak günde 50 km’lik yolu 50 kg’lık yüklerle aşarlar. Buna rağmen öteki kıtalarda yaşayanlara göre önemli bir dezavantajları da vardı, çünkü onlar henüz at ve tekerlekli arabayı kullanmayı bilmiyorlardır.
İnkalar, çatıları ahşap kirişler üzerine saman örtülü, altın süslemeli tonlarca ağırlıkta taşlardan yapılmış büyük taş kaleler ve tapınaklar yapmışlar. Halk genellikle duvarları kerpiçten, çatıları samandan yapılma küçük evlerde yaşayıp, basit tezgahlarda lama yünlerinden duvar halıları dokurlar. Pamuklu dokumaları o kadar incedir ki, İspanyollar bunları ipek sanırlar. Kemik ve bambudan flüt, toprak ve deniz kabuklarından borazan ve tunçtan eşyalar da kullanırlar.
Eski Mısırlılar gibi İnkalar da ölülerini mumyalamışlar, onlar da firavunlar gibi Güneş’le yakın bir bağ kurmuşlar. Bütün imparatorlar güneş tanrısı İnti’nin çocukları kabul edilmiş. Bu yüzden Güneş’in hareketlerini dikkatle izlemişler, hatta bir güneş saati bile yapmışlar. Matematik hesaplamalarında ‘quipu’ adını verdikleri iplere düğüm atma yöntemi kullanmışlar ve bu şekilde tüm ülkede alınan yıllık ürünü, doğum, ölüm gibi istatistiki bilgileri arşivlemişler. Tohum ekme ve hasat dönemlerini de Ay’ın hareketlerine göre belirlemişler. Dağların eteklerinde teraslama yöntemiyle tarım yapmışlar, dünyada ilk patatesi de onlar yetiştirmişler.



AŞAĞIDAN YUKARIYA ÖRGÜTLENME
Yine yerlilerin İspanyol tarihçilerine anlattıklarına göre İnkalar’da on ailelik gruplar kendilerine bir önder seçer, önderler bir şefin sorumluluğunda olurmuş. Her şefin buyruğunda beş önder bulunur ve bu düzen tümünün önderi ve yöneticisi olan İmparatora kadar hiyerarşik bir şekilde uzanırmış. Bu efsane imparatorlukta halk belirli bir yaşama ve çalışma düzenine uymak zorunda bırakmış. Tüm halk ürettiklerinin belirli bir kısmını İmparatora ve rahiplere vermek zorundadır.
İnka İmparatorluğu boyunca And halkları kutsal yerlerde “Huaca” adını verdikleri tapınaklar inşa ederler. Huacalar ruhani gücü olduğuna inanılan mekânlardı. Bunlar mağaralarda, su kaynaklarında, büyük kayalarda, tepelerde, pınar ya da köprü yakınlarında ve dağların doruklarında yapılırdı. Bu huacalar’da adaklar çok yaygındı. En popüler adaklar koka yaprağı dolu sepetler, renkli deniz kabukları, lamalar, alpakalar, mısır birası, bez, metal heykelcikler ve bazen de bakire kızlar ve çocuklardı. Peru’da Arequipa yakınlarında Ampato’da bulunan arkeolojik kalıntılar çocukların kurban edildiklerinin bir kanıtıdır. Ampato kızı görkemli tüylü bir başlık, çanak çömlek, kaşıklar, ahşap kupalar, giyimli metal heykelcikler, yiyecek ve güzel kumaşlarla gömülü bulunmuştu. Başkentte yapılan büyük şenliklerde güneş tanrısı İnti adına lamalar ve insanlar kurban edilirdi. Yerel bir yöneticinin çocuğunu kurban edilmek üzere vermesi, hem İnka devletine hem de taptıkları yaratıcı tanrılara bağlılığının kanıtıydı.

‘ANNEMİZ AY FELAKETİ HABER VERİYOR’

Ne var ki tarihsel bir kural parlak İnka İmparatorluğu için de  geçerlidir: ‘Her yükselişin bir çöküşü olur.’ İnkalar’ın tahta çıkan yeni kralı Atahualpa’nın yanında bulunan rahipler geleceğe yönelik kehanetlerde bulunmalarıyla ün salmışlardı. İnkalar’ın yok oluşunu anlatan bir efsaneyi Rupert Furneux ‘Kayıp uygarlıklar’ adlı kitabında şöyle anlatıyor:

Bir gün İnka İmparatoru Atahualpa, Ay’ın etrafında üç halka görünce başrahip Ilaica’yı çağırıp bunun anlamını sorar. Başrahip, “Ah efendim! Söyleyeceğim sözler için beni bağışlayın. Annemiz Ay, ileride başımıza büyük felaketler geleceğini haber veriyor. Ay’ın etrafındaki ilk halka kan kırmızısı renginde. Bu bizim çok kanlı bir savaşa girişeceğimizi açıklıyor. Siyah daireyse, bu savaşı kaybedeceğimizi belirtiyor. Üçüncü halkaysa, duman rengi ve hafif. Bu da dinimizin, imparatorluğumuzun, yasalarımızın tıpkı rüzgârda bir duman gibi dünya üzerinden kaybolacağını gösteriyor.” İmparator, başrahiple diğer rahiplerin bu yorumuna çok kızar. Daha sonra haber salarak bütün kabilelerdeki ünlü büyücü ve kâhinleri getirtir. Ancak, gelenlerin hepsi de aynı sözleri tekrarlar. İnka İmparatorluğu’nun sonu yaklaşmaktadır. İmparator geceleri endişeden uyuyamaz hale gelir. Nitekim önce İnkalar’ın başkenti Cuzco’da arka arkaya birkaç deprem olur. Bir iki hafta sonra da başlarında kana susamış, cahil ve açgözlü Pizarro’nun bulunduğu İspanyollar, Peru’ya ayak basarlar. Artık İnka İmparatorluğu’nun hızlı çöküşü yakındır.